Kum tepsisi terapisi dışavurumcu bir terapi yöntemidir. Bilinçaltındaki zor duygular ve travmaları kişiler bilinç düzeyinde sözel yollarla ifade etmekte zorlanabilir ve tüm bunlar kişinin günlük yaşamını olumsuz yönde etkileyebilir. Kişinin iç dünyasını güvenli bir şekilde dışarıya sözel olmayan bir yolla aktarabildiği ve geçmişteki yaralarını iyileştirebileceği bir teknik olması sebebiyle oldukça etkili bir terapi yöntemidir.
Kum tepsisi terapisi ile ilgili çalışmalar yaklaşık yüz yıllık bir tarihe sahiptir. Kum tepsisi terapisi dışavurumcu bir terapi yöntemidir. Bireyin iç dünyasını güvenli bir şekilde dışarıya yansıtabileceği ve ruhsal yaralarını iyileştirebileceği bir tekniktir. Bu teknik çocuk psikiyatristi Margaret Lowenfeld’in ofisinde 1920’li yılların sonuna doğru oluşmaya başlamıştır.
Lowenfeld, herhangi bir kuramdan bağımsız bir teknik denemek adına, çalıştığı çocuklarla minyatür figürler kullanmaya başlamış ve bu tekniğin çocuklar üzerindeki olumlu etkisini gözlemlemesi üzerine, bu tekniği “dünya tekniği” olarak tanıtmıştır.(Bowyer1970)
1950’lerde Karl Jung’un öğrencilerinden Dora Kalff, Lowenfeld ile çalışmaya başlamış ve Jung kuramıyla Lowenfeld’in “dünya tekniğini” sentezleyerek, bu yeni oluşan tekniği çocuklarla yaptığı psikoterapötik çalışmalarda kullanmaya başlamıştır. Bu süreç içinde, “Kum oyunu(sandplay) terimi de ilk kez Kalff tarafından kullanılmaya başlanmıştır. (Boik ve Goodwin 2000)
Kum oyun terapisinde Carl Gustave Jung’un ortak (kollektif) bilinç dışı ve arketipler ön plana çıkmaktadır. Ortak (kolektif) bilinçdışı Jung çevreyi zihnin işleyiş biçiminin tek belirleyicisi olarak kabul eden görüşleri yıkmış, kalıtım ve evrimin beden yapısında olduğu gibi ruhsal yapıda da iz bıraktığı görüşünü savunmuştur.
Kolektif bilinçdışının içeriği arketipler terimiyle adlandırılır. Arketip, ilk örnek anlamına gelir. Jung, tanımını yaptığı arketipler arasında doğum, yeniden dünyaya geliş, ölüm, güçlülük, sihir, kahraman, çocuk, akıllı ihtiyar, toprak ana, dev gibi imgeler; ağaçlar, güneş, ay, rüzgar, ırmak, ateş ve hayvanlar gibi doğal objeler; yüzük ve silah gibi insan yapısı objeler sayılabilir. Jung’a göre arketiplerin sayısı, gerçek yaşam olaylarının ve objelerin sayısına eşittir. Arketipler, bir insanın geçmiş yaşantılarının ürünü olan bellek imgeler gibi canlı görüntüler değildir. Örneğin, annen arketipi, bir kadının ya da bir annenin fotoğrafı değildir. Gerçek dünyada bir karşılığı bulunduğunda, bu belirsiz imgeler canlı ya da cansız varlıklara dönüşürler. Arketipler bağımsız yapılar oldukları gibi, bazen bir araya gelerek yeni alaşımları oluşturabilirler. Arketipler evrenseldir. Her insan aynı temel arketip imgelerine sahiptir. Bir çocuk dünyanın hangi yöresinde doğarsa doğsun, anne arketipini de birlikte dünyaya getirir. Ancak kendi annesiyle etkileşme başladıktan sonra bireysel farklılıklar ortaya çıkar.
Kum Tepsisi Terapisinin Kullanım Alanları
Çocuklar, yetişkinler, çiftler, aileler ve gruplarla kullanılabilir.
Aile ve Çift terapisi.
Stresli olayları yeniden yapılandırma.
Beceri kazandırma.
Travmalar
Davranış bozuklukları vb.
Kum tepsisi terapisi aile ve çift terapisinde de yaygınlıkla kullanılmaktadır. Çiftlerin çoğu zaman sözle anlatmakta zorlandığı ilişki dinamiklerini ortaya çıkarma ve yeniden düzenleme konusunda kum oyunu terapisi oldukça etkilidir.(Dean 2001)
Stresli olayları yeniden yapılandırma, ego güçlendirme, beceri kazandırma, zıt düşünceleri/deneyimleri uzlaştırma ve alt kişilik boyutlarını birleştirme yer almaktadır. (Boik ve Goodwin 2000)
Kum tepsisi terapisi beyin travması geçirmiş hastalar, yeme bozukluğu gibi daha özgül alanlarda da başarı ile kullanılmaktadır.(Zoja 2006-Freedle 2006)
Kum Tepsisi Terapisinin Faydaları
Çocuk bilinçaltındaki düşünce ve duygularını tepsi üzerinde içten dışa aktarırken, yaratıcılığı, algıları, içsel duyguları ve anıları özgürleştirilir.
Birçok çocuk kum oyununu doğal bir ifade biçimi olarak görür ve buda kendilerine çekici gelir.
Kum oyunu zorlu duygular ve çatışmalı düşüncelerin üstesinden gelebilme duyusunu uyandıran bir tekniktir.
Sözel olmayan ifadeleri içerir.
Bireylerin içsel duygu ve düşüncelerini somut imgelere dönüştürerek bir resim oluşturmasına izin verir çünkü sembollerin ve kum minyatürlerinin ortak dili vardır.
Kum oyununun farklı bir kinestetik bir özelliği vardır. Kumu elle şekillendirmek dokunsal bir deneyim sağlar. Kuma dokunmak ve kumda oynamak kaygılı ya da bütünlüğü bozan okul öncesi çocuklarda rahatlatıcı bir etki yaratabilir.
Kum oyunu sembolik biçimde bilinç dışı çatışmaların ortaya çıkmasıyla ve psikolojik anlamların sağlıklı bir şekilde yeniden düzenlenmesiyle iyileşmeyi ve dönüşümü kolaylaştırmaktadır.
Süreç içerisinde her kum tepsisi geçmişteki ve var olan yaralarla başa çıkabilmenin birer parçası ya da bireyleşmeye giden yolculukta bir adım olarak görülebilir.
Comments